Bu haftaki konuğumuz anneboyutu.com un editörü
,Star tv de geçtiğimiz sezon yayınlanan ‘Melek’ programında bulunan ,yazar ,iyi
bir eş ve ANNE olan Mehtap Erel…
“Hani kitaplar var ya ‘bebeğiniz büyürken sizi neler bekler’ falan tadında. Kalın kalın kocaman olanlar. Kardeşim ne yazıyorsa satır satır yaşadık yahu!”
Mehtap Erel’e sorduk ve annelerimiz-anne
adaylarımız için sorularımızı bütün içtenliğiyle yanıtladı.Birde sizler için
süprizi var.Merak edenler vardır illaki ,söylüyoruz.Röportajımızın altına 17
Eylül – 27 Eylül tarihleri arasında yorum yazanlar arasında yapılacak çekilişle
3 kişiye Boyut Yayıncılık aracılığıyla ANAOKULU DERGİ SETİ hediye edecek.Hemen bu
güzel röportajımızı okuyun ve yorumunuzu yazın,zaman kaybetmeyin,bu güzel
fırsatı kaçırmayın…
Mehtap Erel’e çok teşekkür ediyoruz ve bu güzel
röportajımızı yayınlıyoruz.Keyifli okumalar…
“ÇAMAŞIR SUYUYLA ARAMDA SADO-MAZO BİR İLİŞKİ VAR!”
Bize kısaca kendinizi anlatın desek…
Delilik derecesinde çalışkanım. Bildiğin inek.
Okul bitti iş hayatı başladı ama ineklemek konusunda aynı kaldım ben. Gece
gündüz iş düşünürüm. Teknolojik ürünleri alırım böylece işlerimi nerede olursam
olayım kontrol edebilirim. O kadar çok çalışırım ki benimle çalışan insanlar
kendilerini yırtarlar ama benim yanımda tembellermiş gibi olur. Hırslıyım,
iddialıyım, inatçıyım, rekabetçiyim, risk alırım, geri adım atmam, kendime
güvenirim. Elimi attığım işi mutlaka sonuçlandırırım. Hani okulda 9 aldı diye
ağlayan gıcık kızlar olur, öyleyim. Titizim, temizlik yapmayı çok severim.
Çamaşır suyuyla aramızda sado-mazo bir ilişki var diyebilirim. Yumuşak karnım
oğlum. Oğlum söz konusuysa akan sular duruyor, her şey duruyor. Aşırılıkları
olan, her şeyi uçlarda yaşayan bir kadınım. Pek kısa olmadı ama denedim
Yumuşak karnım oğlum diyorsunuz. Hamile
olduğunuzu ilk öğrendiğinizde neler hissettiniz? Eşiniz nasıl tepki
verdi?
Hamileliğimi iş çıkışı eczaneden ev tipi test
alıp, evde testle öğrendim. Sarhan henüz eve gelmemişti, hayatımda ilk kez
romantik bir şey yapayım dedim. Alete fiyonk yaptım dikiş kutusunda bulduğum bir
kurdeleyle. Eve gelince çubuğu verdim. Böyle baktı, “bu ne?” dedi. Ben durumu
anlattım. Önce bana sarıldı, duygusala bağladı falan. Sonra “İşedin dimi buna?”
deyip aleti çöpe attı.
“KOCAM DEĞİŞTİ… HAYATTA HER ŞEYE MANTIK YÜRÜTEN BİR ADAM KOLİK DİYE BİR ŞEY OLDUĞUNU VE MANTIKLA AÇIKLAYAMAYACAĞIMIZI GÖRDÜ.
Peki anne olduktan sonra hayatınızda
neler değişti?
Her şey değişti. Zorlaştı. Ama her şey anlam
kazandı. Ne kadar boş işlerle uğraşıyormuşuz biz dedik. Biz karı-koca elimizden
geldiği kadar hayatımızı çocuğumuza göre ayarladık. Yani o ailelerdeniz biz.
Çocuğuna göre yaşayanlardan… O yüzden her şey değişti. Ben çocuğumun hangi
yuvaya gideceğini seçmenin, iş değiştirip değiştirmeyeceğime karar vermekten
daha zor olduğunu tespit ettim. Ben değiştim… Daha anaç bir kadın oldum. Kocam
değişti… Hayatta her şeye mantık yürüten bir adam kolik diye bir şey olduğunu ve
mantıkla açıklayamayacağımızı gördü. Çocuk bizim ayaklarımızı yere bastırdı
diyebilirim.
Atahan nasıl bir bebeklik dönemi
geçirdi?
Feci. Yani Allah affetsin. Şükürler olsun oğlum
var aman diyim. Ama feci! Hani kitaplar var ya “bebeğiniz büyürken sizi neler
bekler” falan tadında. Kalın kalın kocaman olanlar. Kardeşim ne yazıyorsa satır
satır yaşadık yahu! Atahan sadece bezi kolay bıraktı. Bunun dışında yemesi,
uyuması, sindirim sistemi, geniz eti… Çok mutluyum büyüdüğü için diyeyim anneler
beni anlasın
“40’ıma YANAŞTIĞIM ŞU GÜNLERDE ‘BU OLMUŞ, BU OLMAMIŞ’ DEMENİN SEFASINI SÜRÜYORUM”.
Gazeteci, yazar, anne üçlemesi nasıl
gidiyor?
Böyle yan yana yazdığınızda çok havalı oluyor
üçünü. Beni öfkelendiren önüne gelenin kendini bu kategoriye koyması. Çünkü ben
her üçü içinde köpek gibi zaman ve emek harcadım. Çalışarak ve hak ederek aldım.
Dişimle, tırnağımla, sökerek… O yüzden şimdi tadını çıkarıyorum. 40’ıma
yanaştığım şu günlerde “bu olmuş bu olmamış” demenin sefasını sürüyorum. Anne
olmayı hak etmek lazım. Çocuğunu doğurup ortaya salana da, erkenden evlendirene
de, satana da çok çok….. Çok feci öfkeleniyorum. “Bir sürü kadın tüp bebek
yapmak için perişanken sen ne yapıyorsun Allahın sana armağanına be kadın!” diye
düşünüp fıttırıyorum. Advertorial röportajlar dışında bir varlık göstermemiş,
sadece reklam aldığı markanın müdürüyle konuşmuş tiplerin kendine gazeteci
demesine de kızıyorum. Hele yazarlık… Hiç ağzımı açmayayım o hususta… Ben
gazeteci-yazar olarak başarılıyım. İyi bir anne olmak için de elimden geleni
yapıyorum.
Çalışan anne olarak zorluklar yaşıyor
musunuz? Eşiniz size yardımcı oluyor mu?
Sarhan olmasa olmazdı zaten. Hele geçen dönem hem
Boyut hem TV programı günde 4,5 saat uyuyarak 6 ay geçirdim. İki işte çalışmak
beni bitirdi. Bu ara sadece Boyut’tayım ve tek işte çalışmak bu ara lütuf gibi
oldu öyle diyeyim. Sabaha karşı 5 sularında araç beni alıp kanala götürüyordu.
Star’dan çıkıp Boyut’a gidiyordum. Akşam 20:00 gibi evde olabiliyordum ve oğlum
21:00 de yatıyordu. O yüzden şu ara tekrar normal çalışma saatlerime dönünce
herkese sanki çalışmıyormuşum gibi geliyor. Sabah birlikte kahvaltı yapıyoruz,
akşam peş peşe eve geliyoruz falan… Ama şunu itiraf etmem gerekir. Çalışan anne
olmak bitmez tükenmez bir vicdan azabı. Adamlar rahat, ev bütçesine katkıda
bulunuyorsun, yoğunsun “nerdesin napıyosun” yapmaya zamanın yok, senle havasını
da atabiliyor, o taraf için her şey süper. Ancak kadın perişan. “Eve yetiyor
muyum, kocaya yetiyor muyum, çocuğa yetiyor muyum, işte iyi miyim, kandilde
komşuya helva götürmesem nolur, kayınvalidemler bu hafta balığa gelsin, üst
yönetime reklam gelirlerimizi sunmam lazım, haftaya da veli toplantısı var…” Ama
Sarhan çok bana destek olur. Valla isterse de olmasın! Bırakırım her şeyi evimin
kadını olurum valla
“HAYVAN GİBİ ÇALIŞIYORUM ELİMDE DEĞİL”
İş kolik bir annesi olduğu için Atahan
bu durumdan şikayetçi mi?
Şikayetçi. Bir dönem öğretmenleri fark etti, beni
okula çağırdılar, bazı üzüntüler yaşadık. Atahan’ın bu şekilde hissetmesi
Sarhan’ı bana karşı çok öfkelendirdi. Bulduğumuz çözüm şu oldu; akşam belli bir
saatten sonra, hafta sonları belli bir saatten sonra ve ailecek tatile çıktıysak
sadece maillerime bakabiliyorum. Sadece haber editörlerimi aramama ya da onların
telefonuna bakmama izin var. Onun dışında telefonum çalıyor ya da kırmızı ışık
yanıp sönüyor ama orda duruyor. Açmıyorum, bakmıyorum, okumuyorum, sabaha
bırakıyorum. Çünkü şöyle bir noktaya geldik; benim 24 saat çalıştığımı bilen
herkes gün içinde de söyleyebileceği bir şey için akşam biz yemek yerken beni
aramaya başladı ve bu durum benim de kızdığım bir hal aldı. Ben devam ederdim bu
tempoda ama oğlum hoşnut değil madem, belli bir saatten sonra her şeyi ve
herkesi bekletiyorum. Ben hep işkolik biriydim ama Boyut’ta patronlarıma başka
türlü bir inancım ve sevgim var. Belki çok kirlilik gördüğüm için düzgün
insanları bulunca dört elle sarıldım. O yüzden hayvan gibi çalışıyorum elimde
değil…
Eşiniz ve Atahan’la beraber gittiğiniz
yerlerde nelere dikkat edersiniz?
Güvenlik, hijyen, diğer insanların nereden
geldiği. Mümkün olduğunca ailelerin tercih ettiği yerleri tercih ederiz. Ben bir
de kişisel olarak bazı ülkelerden gelen insanların gittiği yerlerde bulunmaktan
hoşlanmadığım için gideceğimi,z yerde nerelerden turist geliyor ona bakarım.
Yurt dışına çıkacaksak aşı olmamız gerekmeyen ülkelere gideriz. Oteli merkezde
seçeriz. Her bulduğumuzu deneyelim diye yemeyiz.
“BİR KADININ EN ÇOK HIRPALANDIĞI DURUM ANNELİK”
anneboyutu.com ve orada
yaptıklarınızı bize anlatabilir misiniz?
Gerçekten mi? Okumaz kimse çok
uzun tutar
Şöyle diyeyim ben, anneboyutu.com Boyut Yayın Grubunun annelere hediyesidir.
Benim işim tamamen bize özel içerikle annelerin karşısına çıkmak. Haberler,
moda, videolar, röportajlar, doktorlar… Türkiye’nin en iyi doktorları, en sivri
dilli modacıları, en iyi yazarları anneboyutuna özel yazıyor, video
yapıyor.Boyut’un tüm içeriğini, kitaplarını, dergilerini kullandığımız gibi
ekibim tamamen gazeteci olduğu için röportaj ve haber dosyalarımızda çok
başarılı.Bir de biz sadece yazılı değil aynı oranda video ağırlıklı gidiyoruz.
Türkiye’nin ilk tematik anne-bebek-çocuk web tv’sini yönetiyoruz orada. Kadın
adasında bloggerlar blog yazıyorlar. Çocuk boyutu kısmında çocuğa özel zeka
geliştirici oyunlar var. Uzmanlarımız okurlardan gelen soruları yanıtlıyor.
Şöyle diyeyim, yemekse yemek, modaysa moda, doktorsa doktor, magazinse magazin,
blogsa blog, gündem haberiyse gündem haberi… Şu anda içerik anlamında bir tane
bile rakibimiz yok. Temiz bilgi, farklılık ve güvenli içerik konusunda herkesi
ezer geçeriz. Tasarım çok karışık, onu da değiştiriyoruz yakında:)Çok fazla şey
var ondan
Bir de ben tasarıma el attım biraz…Görsel işlerde pek iyi değilmişim onu
anladım… Patronlarım Bülent Özükan ve Murat Öneş tasarıma karışmamı yasakladı…
Şimdi daha iyi olacak sanırsam…
En son olarak ta
annelerimize neleri yapmalarını tavsiye edersiniz?
Tavsiye haddim olmaz. Herkesin evladı başka
dolayısıyla her anne farklı davranır. Kabul ederlerse kendimde uygulamaya
çalıştığım bir metodu paylaşabilirim. Annelik söz konusuysa doğruyu yapmaya
değil yanlış yapmamaya çalışıyorum ben. Çünkü bazen doğruyu kestirmek güç oluyor
ama yanlışı hemen biliyor insan. Bir anne olarak az yanlış yapmaya çalışıyorum.
Benim her bir anneye tek tek çok saygım var. Bir kadının en çok hırpalandığı
durum annelik. Hepimiz tökezliyoruz, moralimiz bozuluyor, korkuyoruz… Canımız
her yandığında “ bu geçecek” diye düşünelim. Çocuklarımızın bize ihtiyacı var bu
yüzden dimdik ayakta durmamız lazım… Düşemeyiz yani…
0 yorum:
Yorum Gönder